Page 63 - Sinerji s1
P. 63

bir satıcının fotoğrafını çekerken buldum kendi-  amacım alışverişten ziyade fotoğraf çekmekti.
           mi. Onu biraz bahşişle, bir kaç çekim yapmaya   Fakat fotoğraf çektirmek için çok istekli değillerdi.
           ikna etmeye çalıştım. Ben fotoğraf çekerken, bir   Bu durum hoşumuza gitmese de değişik açılar
           anda etrafımda bir hareketlenme başladı. Kimileri   yakalayarak, fotoğraf için imkân ve mizansen ya-
           ellerinde sopalarla bize doğru geliyorlardı. Arapça   ratmaya çalıştık.
           ve Fransızca bilmediğimiz için, biz elimizden gel-  Çarşıları iyice dolaştıktan sonra Marakeş’in meş-
           diğince onlara Müslüman olduğumuzu anlatma-  hur ‘Jemaa El Fna’ meydanına geldik. Meydanı en
           ya çalıştık. Fakat onlar daha da hiddetlenip, üzeri-  güzel gören ‘Cafe De France’ adlı kafenin terasını
           mize yürümeye başladılar. Biz de, koşar adımlarla   kendimize mekân olarak seçtik. Burada Fas’a özgü
           park halindeki aracımıza binerek hemen oradan   naneli çay eşliğinde, meydanı yukarıdan izledik.
           uzaklaştık. Fakat fotoğraf çekemediğime üzül-  Marakeş’in simgesi olan ve 70 metrelik minaresiy-
           düm. Çünkü güzel kompozisyonlar yakalamıştım.   le görkemli ‘Kuttibiye Camii’ var. Bu eşsiz cami, 800
           Özellikle insanların giyim şekli, yüz hatları, kalın   yıllık bir tarihe sahiptir. Meydana indiğimizde ken-
           ve keskin yüz çizgileri, fotoğraf için olağanüstü   dimizi Orta Çağ’da hissettik bir anda. Meydanda
           fırsatlar veriyordu. Fas’ta insanlar geleneksel uzun   yerel kıyafetler giymiş insanlar, yılan oynatıcıları,
           bir elbise giyiyorlar. ‘Cilbab’ veya ‘Cillabe’ dedikleri   maymunların gösterileri ve birçok farklı satıcı bize
           bu kıyafet, hem erkekler hem de kadınlar arasında   bu hissi veriyordu. Biz farklı yerleri de gezebilmek
           çok yaygın. Cillabeyle, özellikle erkeklerin kukule-  için meydandan ayrıldık.
           talarını takarak dolaşmaları ilginç ve özel görün-  Turist ofisinden aldığımız kitapçığa göre, önce
           tüler oluşturuyor. Ben de bu görüntüleri uzaktan   Menara Bahçeleri’ni ve sonrasında ise Ahmet El
           da olsa çekmeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz…  Mansur tarafından 15. yüzyılda yapılan El Badi
                                               Sarayı’nı ve Ahmet Musa tarafından 19. yüzyılda
           MARAKEŞ’İN BÜYÜLÜ DÜNYASI           yaptırılan ‘El Bahia Sarayı’nı gezdik. Bu küçük saray
           Fas’ın kalbi olarak anılan Marakeş’e geldiğimizde   ve konakların yanı sıra eski evlerde de iç avluları
           içimizi garip bir heyecan kapladı. Çünkü şehir,   gördük. Bu yapılardaki çiniler çok ilgi çekiciydi.
           ismiyle bile zamanın durduğu, geçmişin şu an   Son günümüzde, Marakeş’in doğusundaki Atlas
           yaşadığı bir dönemi çağrıştırıyor. Kızıl toprak ren-  Sıradağları’nın olduğu tarafa gittik. Köylerden ve
           giyle bilinen bu şehrin, benim gördüğüm iki farklı   kasabalardan geçerek sıradağların eteklerinde
           yüzü vardı. Biri yeni ve modern Marakeş, diğeri ise   bulunan köyleri ziyaret ettik. Çektiğimiz fotoğraf-
           kızıl bir duvarla bölünmüş, 13. ve 14. yüzyıl Endü-  larda Fas’taki tezatlar en belirgin haliyle göz önü-
           lüs’ünün yaşadığı Marakeş... Kente ilk girdiğimizde   ne  çıkıyordu.  Kazablanka  dönüşüne  geçtiğimiz
           Arap baharının başladığı döneme denk geldiği-  sırada, uğradığımız köylerden birinde gördüğüm
           miz için, kalabalık bir gösteri grubunun ortasında   manzara tekrar fotoğraf makineme sarılmama
           kaldık. O gün ve sonrasında birkaç kez, bu tür   neden oldu. Eşeklerin çektiği küçük taşıma ara-
           gösterilere ve hadiselere şahit olduk. Göstericiler   baları farklı bir kompozisyon daha oluşturmuştu
           her tarafa zarar veriyorlardı. Ortalık sakinleşene   benim için.
           kadar otelden çıkmamaya karar verdik.  Zıt renklerin ülkesiydi Fas... Güneşin, denizin, At-
           Marakeş’te 2. günümüzde, sabah erken kalkıp iki   las Dağları’nın, Büyük Sahra Çölü’nün ve tarihin
           zaman diliminin bir arada yaşandığı şehrin kalbi-  bileşimiydi sanki. Fotoğraf çekmek için dünyanın
           ne doğru ilerledik. ‘Souk’ adı verilen çarşıda dola-  nadide yerlerinden birine şahitlik ederek ve tekrar
           şırken, kendimizi bir anda baharat kokuları arasın-  gelmeyi ümit ederek, bütün bu güzellikleri arka-
           da bulduk. Aslında bizdeki kapalı çarşıyı andırsa   mızda bırakıp Mağrip ülkesinden ayrıldık.
           da burası daha otantik ve yöresel kalmış. Benim






























                                                                                                           BOSİAD SİNERJİ / Mayıs / Haziran 2013  61
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68